20 Aralık 2014 Cumartesi

Kızıl Sultan mı? Ulu Hakan mı?



Hakkında, ister lehte, ister aleyhinde olsun Doğuda ve batıda en çok eser yazılan tarihi şahsiyetlerden biri de muhakkak ki  Sultan Abdülhamit Han’dır.Ve yine şurası muhakkak ki, ister kendi devrinde, ister onu tahttan uzaklaştıranların facialarla ve hatalarla dolu devirlerinde bu büyük Türk hakanı hakkında, insaf ve izanla, tarihi hakikatle bağdaşmayan korkunç iftiralar yapılmıştır.


         Bütün hizmetleri hiçe indirilmek istenerek Onun kadar, tamamen yalana dayanan isnat ve iftiralara uğramış tarihi şahsiyet pek azdır.Uçurumun kenarına gelmiş ve hatta uçurumdan aşağı yuvarlanmaya başlamış olan bir imparatorluğun çözülüşünü inanılmaz bir zeka ve faaliyet ile durdurarak, Türk milletine ve memleketine unutulmaz hizmetler de bulunduğu hakikati inkar edilmiş, bu korkunç aşağılık ve kötüleme kampanyası, maalesef günümüze kadar devam etmiştir.

         Hakikatlerin ancak söylenebilmeye başlandı bu günümüzde dahi, Sultan Abdülhamit han’ın hakiki çehresini, büyüklüğünü, hizmetlerini tam manasıyla açıkça yazabilmek adeta bir kahramanlık telakki edilmektedir.

         Sultan Abdülhamit Han da bir insandı.Elbette onun da hataları ve noksanları olabilirdi.Tarihçilerin vazifesi, imparatorluğun en buhranlı dönemlerinde idareyi eline almış olan ve 33 sene, insanı şaşırtan bir azim zeka ile içte ve dışta milli menfaatlerimizi korumak hususunda sarf ettiği yorulmak bilmeyen faaliyetlerini tahlil ve izah ederken, insaf ölçüsünü de elden bırakmamak olmalıdır.
        
Sultan Abdülhamit Han, batının istilacı sömürgeciliğine karşı sanayileşmenin şart olduğunu idrak eden, kurduğu fabrikalar bu gün çalışmakta olan bir Türk Sultanıdır.İstanbul’dan başlayarak Selanik’ten Bağdat’a , Beyrut’a, Medine’ye kadar olan bütün Osmanlı mülkünü, hâlâ ayakta olan binalar, demiryolları, su bentleri, hayır eserleri ile onatan O’dur.O’nun zamanında hududumuz, İşkodra’dan Basra Körfezi’ne, Karadeniz’den Sahra-i Kebir çöllerine uzanırdı.
        
İçeride azınlıklara karşı gayet ince siyasetle beraber tarihe, Türkçe’ye, milli birlik ülküsüne dayalı milliyetçilik siyaseti uygulamıştır.
        
Azınlıkların onun aleyhinde yürüttükleri “Kızıl Sultan” gibi iftiralar, onun bu milliyetçilik siyasetinden ve Türk Devleti’ni güçlü şahsiyeti ile temsil etmesinden ileri gelmektedir.Nitekim Hıristiyanlar ve onların Batılı arkaları, önce Sultan Abdülhamit Han’ı hal etmişler sonra da dokuz yıl içerisinde devleti elbirliğiyle yıkmışlardır.
         Devri üzerinde bir asra yakın zaman geçtiği halde, Sultan Abdülhamit han’ın düşmanı çoktur.Uzun bir kitap dolduracak kadar olan bu tutumun ana sebepleri şunlardır:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder