20 Aralık 2014 Cumartesi

Telepati Nedir ? Nasıl Yapılır ?



  Düşünce kontrolü, telepati nedir nasıl yapılır? Telepati kurma nasıl yapılır.. Bildiğimiz gibi telepati bir başkasının düşüncelerini okuyabilme, düşündüklerini anlayabilme ve belki de düşündüklerinde etkili olmaktır.
Bikaç örnek vererek detaylandıralım ve açıklayalım.. *Tesadüf Sandıklarımız *Düşünce Nakli ….. TESADÜF ZANNETTİKLERİMİZ Uzun bir süredir görmediğiniz bir arkadaşınızın birden aklınıza gelmesi ve onunla kısa bir süre sonra yolda karşılaşma¬nız, telefon çaldığında kimin aradığını önceden hissetmeniz, karşınızdaki bir kişinin aklından geçenleri bir anda farketmeniz, ilk defa karşılaştığnız bir kimsenin genel karakteristik durumuyla ilgili tahminlerde bulunabilmeniz, çevrenizdeki insanların sizin hakkınızda kısmen de olsa neler düşündüklerini algılayabilmeniz v.s. İşte bunlar günlük yaşantınızda kullandığınız telepati yeteneğinizin bir sonucu olarak karşınıza çıkmaktadır. Fakat bir çoğumuz yukarıda saydıklarımıza benzer tecrübelerle karşılaştığımızda bütün bunları “tesadüfle açıklamaya çalışırız. Oysaki bütün bunlar “tesadüfün değil, “Telepati’nin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır DÜŞÜNCE NAKLİ Telepati en genel tanımıyla bir düşünce nakli işlemidir. Bir kimsenin zihnindeki herhangi bir düşüncenin, bir başkası tarafından algılanmasına Parapsikoloji’de Telepati adı verilmektedir. Telepati esas itibariyle basit bir işlemdir ve bunun esrarengiz hiç bir tarafı yoktur. Bu işe zaman ayıran ve birazcık gayret gösteren herkes, bu yeteneğin mevcudiyetini kendi kendine kanıtlayabilir. İçinizdeki her türlü şüphe, tereddüt ve karamsarlık duygularını bir kenara bırakın. Bu tür duygular zihninizin dağılmasına ve konsantrasyonunuzun bozulmasına sebebiyet verirler. Bu nedenle telepati alanında neler yapabileceğinizle ciddi bir şekilde ilgileniyorsanız; o veya bu şekilde içinizdeki tüm şüpheleri kendi arzu ve gayretinizle bir tarafa itmeniz gerekir. Çünkü şüphe telepatideki başarınıza büyük bir engel oluşturur. TELEPATİK ALGILAYIŞ Telefon çaldığı zaman ahizeyi elinize almadan önce 5-10 sn durun ve kimin aradığını önceden tahmin edin. Eğer belli bir kimseden telefon bekliyorsanız bu telefonu çalışmanıza dahil etmeyin. Gün içinde çalan bütün telefonları önceden tahmin etmeye çalışın ve bir gün boyunca kaç telefon geldiğini, buna karşılık önceden kaç tanesini önceden algılayabildiğinizi not edin. Bu notlarınızı atmayın bir kenarda biriktirin. Her güne bir tarih verin ve çalışmalarınızın nasıl gittiğini kendi kendinize kontrol edin. İlerleyen günlerde hissedilir bir oranda tahminlerinizin sayısında bir artışın meydana geleceğini göreceksiniz. Bazı günlerde telepatik algılayışlarınızın bir diğer güne nazaran daha fazla ya da daha az olduğunu tespit ederseniz, bu o günkü psikolojik halinize bağlı olabileceği gibi aynı zaman da Biyoritmleriniz’e de bağlı olarak değişim göstermiş olabileceğini unutmayın. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve sezgisel olarak bir günümüzün bir diğer günümüze uymamasının nedenle¬rinden biri de söz konusu ettiğimiz Biyoritmleriniz’den dolayıdır. Telefonla yapabileceğiniz bir diğer alıştırma da, aklınıza birisi geldiğinde onu arayıp o sırada sizi düşünüp düşünmediğini sormaruzdır. Zihninizdeki düşüncelerin ne kadar sık olarak sizden kaynaklanmadığını, onları telepatik olarak aldığınızı farketmek sizi bir hayli şaşırtacaktır. Ancak gelecek telefon faturası sizi daha fazla şaşırtabilir… Dikkatli olun… Bu nedenle telefon yerine çalan kapılarınızı da bu alıştırmanın içine dahil edebilir ve kapınızın zili çaldığında kimin gelmiş olabileceğini önceden algılamaya çalışabilirsiniz… Halk arasında “aklıma gelen başıma geldi” diye bir söz vardır… İşte siz bunu tespit etmeye çalışacaksınız… Bakalım ne kadar aklınıza gelen, başınıza geliyor?… Bunu yaşamınızın her anında gözlemleyebilirsiniz… KARŞILIKLI TELEPATİK ALIŞ – VERİŞ Sakin, sessiz bir odada seçmiş olduğunuz bir arkadaşınızla birlikte karşılıklı gelecek şekilde oturun. Çalışma öncesinde ılık bir banyo yapmanız faydalı olacaktır. Eğer buna o anda imkan bulamadıysanız hiç değilse ellerinizi yüzünüzü mutlaka yıkayınız. Arkadaşınız hoşlandığı bir meyveyi zihninden seçsin. Sadece onu düşünsün ve seçmiş olduğu meyveye konsantre olsun. Arkadaşınız meyvenin ismini zihninde bir kaç kez tekrar-lamalı ve aynı zamanda o meyveyi zihninde canlandırmalıdır. Örneğin, “erik” kelimesini zihninde bir kaç kez tekrarladıktan sonra, eriğin yuvarlaklığını, açık yeşil rengini ve görüntüsünü gözünde canlandırarak size zihinsel olarak bu imajları göndermelidir. Aynı zamanda onun ekşiliğini de hissetmelidir… Arkadaşınızın düşünce yoluyla gönderdiklerini alacak şekilde zihninizi temizleyin. Zihninizi mümkün olduğu kadar sakin ve boş tutmaya özen gösterin. Genellikle zihninizde ilk beliren sezgileriniz size doğru cevabı verecektir. Bu telepatinin çok önemli bir prensibidir. Zihninizde beliren cevaplar üzerinde mantık yürütmeyin. Sadece sakin, kendinize güvenli bir zihin hali içinde, içinize doğacak cevabı bekleyin. Arkadaşınız 1 dakika boyunca seçmiş olduğu meyveyi düşünürken, sizde bu süre içinde algıladığınız meyveyi bir kenara not edin. Sonra arkadaşınız başka bir meyve seçsin ve siz tekrar bunu algılamaya çalışın. Toplam beş adet meyveyi telepatik olarak algılamaya çalıştıktan sonra cevaplarınızı kontrol edin. Sonuçlar pek iyi değilse, hem alanın hem de gönderenin aynı derece kusurlu olduğunu unutmayın. Bunun sebebi çok az uygulama yapmış olmanız olabilir. Bu alıştırmayı zaman buldukça tekrarlayın. İlk denemelerinizde mümkün olduğu kadar basit imajlar üzerinde çalışmalarınızı sürdürün. Örneğin: bitkiler, çiçekler, renkler ve sayılar ilk uygulamalarınız için en ideal çalışma imajlarınız olabilir. İlerki çalışmalarınızda birbirinize çeşitli objeler, kelimeler hatta cümleleri bile zihnen kolaylıkla yollayabilirsiniz. Ancak unutmayın. Telepati yeteneğinizin gelebilmesi; yapacağınız düzenli çalışmalara ve uygun çalışma arkadaşlarınıza bağlıdır. İlk denemelerde başarılı olamazsanız, hemen pes etmeyin. Çalışmalarınız başarıyı da beraberinde getirecektir. Pratiklere devam edin… Eğer belli bir süre çalışıp da başarı elde edemezseniz, çalıştığınız arkadaşınızı değiştirin. İlk başta aranızda sevgi ve sempati bağı bulunan kişileri seçmeniz daha İyi bir algılayıcı olmak için birinci adım, şuurlu zihnimizi sakinleştirmeyi öğrenmektir. Bu çalışmalar oyun gibidir. Onlardan zevk almasını bilmelisiniz. Her hangi bir alıştırma üzerinde çok zaman harcamayın. Aynı alıştırmayı tekrar takrar yapmak yerine, çabucak birinden diğerine geçmek daha iyidir. Kaygısız bir tutum büyük başarılara götürür… Bu bakımdan alıştırmaları kesinlikle kendinizi zorlamadan, rahat ve huzurlu bir zihinle yapmalısınız. Sizi başarıya yaklaştıracak en önemli etkenlerden biri budur. Telepati çalışmalarına “ya yaparım, ya ölürüm” tutumundan çok; hevesle ve “nasıl yapacağımızı görelim bakalım” tarzında bir tutumla yaklaşın. Yorgun ya da keyifsiz olduğunuz zamanlar kesinlikle alıştırma yapmayın. Sıkıntı, stres ve her türlü heyecansal halleriniz; Duyular Dışı Algılamalarınız’ın su üstüne çıkmasına engel oluşturur. Bu nedenle mümkün olduğunca sakin bir şuur hali içinde çalışmalarınızı sürdürün… Parapsikoloji Laboratuvarlan’nda yapılan çalışmalarda, Duyular Dışı Algılama alıştırmalarını sakin bir zihinle yapma¬yan araştırmacıların psişik güçlerini, yanlış cevaplar verecek şekilde kullandıkları tespit edilmiştir. Bu durumlarda insanlar, psişik yeteneklerini çalışmaya katmadan, rast gele yaptıkları tahminlerin ötesine geçememişlerdir. Telepatik alış herhangi bir kimsenin zihninden geçen duy¬gu ve düşünceleri hissedebilmektir. Telepatik alış, özellikle duygusal olarak birbirlerine yakın olan kişilerin arasında çok daha kolay ortaya çıkabilmektedir. İnsanlar arasındaki sempati, telepatik alış verişi kolaylaştıran en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Yaşam içinde karşınızdaki bir kişinin ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini telepatik bir algılayışla ve hiç bir çaba gös¬termeden, bir anda hissettiğiniz birçok anlarınız olmuştur. Kendiliğinden ortaya çıkan bu telepati yeteneğinizi dilerseniz geliştirebilmeniz mümkündür… 





Telepati Nedir Nasıl Yapılır ?
 
Telepati nasıl yapılır başlığı altında yayınlamışolduğumuz yazı aslında site üzerindeki diğer yazılara oranla en çokilgi çeken yazı oldu. Telepatiye karşı olan bu genel merak hususundabende konu ile ilgili yeni bir yazı yayınlama isteği hissettim. Buyüzden sizlere telepati konusunda gerekli eğitimi verebilmek içinelimden geleni yapacağımı bilmenizi isterim.

 Bir önceki yazımızda tele
patiye örnek olarakkarşıdaki kişinin yerine kendimizi koymamız gerektiğinden bahsetmiştik.Bir nevi empati yöntemi ile telepati kurma şeklinde gerçekleşmekteydi.Şimdi bu duruma farklı olarak değişik bir yöntemi size anlatacağım. Buyöntem tamamen karşıdaki kişinin zihni ile direk bağlantı kurmaşeklinde gerçekleşmektedir. Bilmenizi isterim ki insan beyninin yaymışolduğu frekanslar (bilimsel olarak kanıtlanmıştır) yaklaşık 10.000 km kadar bir mesafe kat edebilmektedir (kurşun materyali etkiyi azaltır,beyin frekanslarını engelleyebilen tek madde kurşundur).Yani oturduğunuz yerden yaklaşık olarak 10.000 km kadar ilerideki birkişi ile iletişim kurabilmeniz mümkündür. Peki bu nasıl olabilir?

 Şimdi size farklı bir bilgi vereyim. Aslındahepimiz inansakta inanmasakta,farkında olsakta olmasakta her antelepati yapabilmekteyiz ve yapmaktayız. Siz herhangi bir kişiyidüşündüğünüz anda o kişi ile sizin aranızda fiziksel bir bağlantıoluşmaktadır. Bunu karşıdaki kişinin beyni ile sizin beyniniz arasındauzanan bir kablo gibi düşünebilirsiniz. Uzaktan şifa öğretilerinde dekullanılan temel esas budur. Şifacılar, karşıdaki kişiye bu bağlantısayesinde etki gösterebilmektedirler. Bu bağlantıyı nasıl kuracağızdiye düşünebilirsiniz. Yukarıda yazdığım şekilde,extradan bir teknikuygulamanıza hiç gerek yoktur. Siz, kişiyi düşündüğünüz anda zaten obağlantı otomatik olarak kurulmaktadır. Bilimsel olarak yapılandeneylerde ikizlerin birbirleri ile aralarında kilometreler olmasınarağmen birinin herhangi bir duygu yoğunluğu yaşadığı anda ötekinindeaynı şekilde bu duyguyu hissettiği kanıtlanmıştır. Aradaki bu enerjiakışını sağlayan ise beynin o duygu anında yaydığı frekanslar ve onlarıtetikleyici olan vücudun ürettiği hormonlardır. Hemen hemen hepinizinbirtakım olaylar gerçekleşmeden önce bu olayları hissettiği olmuştur.Peki bu adımlar nasıl gerçekleşmektedir? Anlatalım;

 Öncelikle, iletişim kurmak istediğiniz kişiyigözünüzün önünde canlandırmanız gerekir. Bu işlemi yaparken sizleretavsiyem kesinlikle hiçbir şekilde rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamdabulunmanız gerektiğidir. Ortamı sağladı iseniz şimdi rahat bir şekildeoturun. Hatta telepati öncesinde mümkünse duş alın, aldığınız duş ilesuda bulunan statik elektrik sizin beyin faaliyetleriniziarttıracaktır. Abdestin sırrı…Ayrı birkonu… Ortamı hazırladığınızı varsayıyorum, şimdi iletişim kurmakistediğiniz kişiyi gözünüzün önünde imajine edin. Kişi şuanda gözünüzünönünde. Şimdi bir miktar durugörü kullanmamız gerekmektedir. Kişininbulunduğu ortamı görmeye çalışın! Bir odadamı yoksa sokakta herhangibir yerdemi! Zihninizde belli belirsiz bir mekan oluşmayabaşlayacaktır. Aslında çok yaklaştınız, yanlış olma ihtimalidemümkündür ama siz bunu gözardı etmelisiniz. Şüpheye düşmeden aynışekilde ortamı imajine etmeye devam edin. Kişiyi kendisi ile beraberbir ortam içerisinde gördünüz. Masasında ders çalışıyor yada birarkadaşı ile bir konu konuşmakta. Buraya kadar çok iyisiniz. Şimdi okişiye göndermek istediğiniz bilgiyi en sade bir biçimde tekrarlayın.Örnek olarak, sizi aramasını istiyorsunuz. “

“Merhaba ben …. beni duyuyormusun beni hissediyormusun” vs… gibi uzun kelimeler üretmeyin. Bunlar frekansların karmaşıklığına yol açacaktır ve algılanmanızı etkisiz kılacaktır. Bunun yerine “Beni ara”şeklinde kısa ve öz olarak talebinizi ileteceğiniz kelimeler seçin.Zihinleriniz arasında oluşan köprü üzerinden bu frekans karşı kişinerede olursa olsun onun zihnine aktarılacaktır. Bu kelimeleri birkaçkez tekrarlayın. Gözlerinizi açın. 5 dk lık bir mola verin kendinize.Başka şeylerle uğraşın bir bardak çay için vs.. Daha sonra tekrar aynışekilde odaklanma sağlayarak aynı frekansları tekrar gönderin. Bunu enfazla 3 kez yaptığınızda kişi sizi algılayacaktır. Bundan hiçbirkuşkunuz olmasın. Başarısız olabilirmiyim? Çok çok düşük bir ihtimal.Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi bunu zaten bilinçli bilinçsiz her angerçekleştirmektesiniz. Kişi frekanslarınızı algıladığı andan itibaren,size mutlaka bir geri dönüş yapacaktır. Bu hemen olmayabilir, çünküonun zihni o anda kendi ortamını algıladığı ve oraya göre hareketettiği için hemen netice beklemeniz yanlış olur. Fakat bilin ki o kişisizi mutlaka algılamıştır ve bunun neticesi size yansıyacaktır.

 Anlatmış olduğum bu yöntem üzerinde biraz çalışmanızı rica ediyorum. Hatta dilerseniz bir günlük tutabilir,yapmış olduğunuz çalışmalarda yüzde kaç başarı sağladığınızıhesaplayabilirsiniz. Sizlere yardımcı olmam hususunda bu notlarınız dabenim için çok önemli olacaktır. Dileyen arkadaşlarımız yorumlarınıburada bizler ile paylaşabilirler. Hepinize başarılar diliyorum…


Kavramın kökenleri

İnsanlarda, zamanla körelmiş olduğu belirtilen bu yeteneğin aslında herkeste değişik derecelerde mevcut bulunduğu ve çeşitli deneme egzersizleriyle geliştirilebileceği ileri sürülür. Araştırmacılar Avusturalya’daki bazı orman kabilelerinin beş duyu dışında bir iletişim yöntemi kullandıklarını bildirmektedir. Bu araştırmacılardan biri olan Alexander Markey, Yeni Zelanda’lı Maori’lerin günümüzde hala telepati kullanarak iletişim sağlayabildiklerini yazmış olduğu bir kitabında dile getirmektedir. Benzer yöntemler Afrika kabilelerinde de, örneğin Tabu yerlilerinde kullanılmaktadır. Gizlibilimlerle uğraşanlarda (okültizmde), teozofide ve tasavvuftaustalaşmak isteyenlerin, telepati yeteneğini geliştirip kullandıkları ve bu değişik öğretilerin telapatları kendi bölgelerinde, “olgun ve keramet ehli” olarak değerlendirilmiş oldukları ileri sürülür.
Roger Luckhurst’a göre,[11] Batı kültüründe telepati kavramı esas olarak 19. yy. sonlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönemden önce bilim fiziksel olgulara yoğunlaşmıştı ve “zihin”le pek ilgilenmiyordu. Paranormal fenomeni anlama çalışmaları esas olarak canlısal manyetizma çalışmaları ile başlamıştır. Telepati daha sora metapsişikaraştırmacılarca ele alınmış ve SPR gibi derneklerin kurulmasından bir süre sonra laboratuvar koşullarında yöntemli ve sistemli bir şekilde incelenmeye başlandı. Bu alanda ilk başarılı sonuçlar, parapsikolojinin babası sayılan, Duke Üniversitesi'nden profesör J.B. Rhine tarfından elde edildi.
Örneğin Duke Üniversitesi’nde yapılan bir dizi ESP deneyinde, 1850 deneyden 558’inde başarılı sonuç alınmıştı. Bu sonuçların rastlantıya dayalı olasılık hesaplarına göre gerçekleşme olasılığı ancak 22 milyarda birdi.[12]Rhine’ın ESP ve telepati deneyleri üzerine yazdığı “Altmış Yıldan Sonra Duyular-dışı Algılama” (Extra-Sensory Perception After Sixty Years) adlı kitabı Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nce öğrenciler için akademik bir test kitabı olarak kabul edildi.[13] Rhine gibi psişik araştırmacıların başarılı sonuçlar almasından sonra telepati laboratuvar koşulları içine çekildi ve parapsikolojik araştırma kapsamında ele alınmaya başlandı.
Telepati nosyonu iki psikolojik kavrama benzemez: düşünce sokma/silme kuruntuları ve psikolojik sembiyoz(karıştırma). Bu benzerlik bazi kişilerin neden telepati fikrine kapıldığını açıklayabilir. Düşünce sokma/silme, bir psikoz, özellikle şizofreni veya şizoafektif bozukluk, semptomudur. Bu semptomu gösteren ruhsal hastalar, yanılgılı bir şekilde, düşüncelerinden bazılarının kendilerinin olmadğına inanırlar, ama başkaları (yani diğer kişiler, dünyadışı yaratıklar ya da komplocu istihbarat ajanları) beyinlerine düşünce koymaktadır (düşünce sokma). Bazı hastalar düşüncelerin beyinlerinden alındığını veya silindiğini (düşünce silme) sanırlar. Psikozun diğer semptomları yanısıra, düşünce sokma da ilaçlı tedavi ile azaltılabilir.
Psikolojik sembiyoz (karıştırma) ise, daha az tanımlanmış bir kavramdır. Melanie Klein gibi erken psikanalistlerin yazılarında bulunan bir fikirdir. Çocuğun erken psikolojik deneyiminde (ilk bebeklik esnasında), bir yanda kendi aklı ile, öte yanda anne/baba deneyimi arasındaki farkın bilincine varamaması inancı ile ilgilidir. Aklın bu durumuna psikolojik sembiyoz(karıştırma) denir; gelişmeyle sona erer, fakat, denir ki, bazı yönleri yetişkin ruhsal işlevlerinde de bulunmaktadır. Bu düşünce sokma/silme deneyimi veya bilinçsiz anıların psikolojik sembiyozu (karıştırma) "telepati"nin bir nosyon olarak icadına ve telepatinin var olduğu inanışına yol açmış olabilir, denebilir. Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerin telepatiye inanmaya yatkın oldukları fikri, psikiyatrlar ve psikologların kanaatidir ve deneysel bulgular bunu desteklemektedir.

Telepati ile empatinin farkı

Düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, iki zihin veya ruh arasında imaj, fikir, sembol tarzında ortaya çıkan tesir alış verişi olarak da tanımlanan telepati ile yine parapsikolojide kullanılan empati teriminin sık sık birbiriyle karıştırıldığı görülür. Empati (İng: empathy), birbirlerine manevi bakımdan sıkıca bağlı iki canlı arasında, duygu ve ruhsal hallerin aktarılması fenomenine ve bu psişik irtibata Parapsikoloji’de verilen addır. Kimilerince telepatik bir irtibat biçimi sayılmaktaysa da,telepatiden farkı, tanımından da anlaşılacağı gibi, empatide düşünce ve imaj aktarımının olmamasıdır.

Örneğin aralarında empati bulunan iki kişiden biri bir bedensel rahatsızlıktan acı çektiğinde diğer empatın da bedeninin aynı bölgesinde acı duyduğu görülmüştür. Gözlem ve deneyler empati halinin anne ile çocuklar arasında ve ikizler arasında daha sık gerçekleştiğini göstermiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, empati halinin özellikle ebeveyn ile yavrular arasında gerçekleştiğini göstermektedir. Örneğin, bir deneyde, yavrularından kilometrelerce uzağa götürülen bir anne tavşanın, yavruları öldürüldüğünde acı acı bağırdığı görülmüştür. Terim, Latince'deki "iç,içine, içinde" anlamına gelen "em" öneki ile Grekçe'deki "duygu, acı, ıstırap, algılama" anlamına gelen "patheia" sözcüğünden türetilmiştir. Terimin psikolojide kullanılan anlamı ile parapsikolojide kullanılan anlamı aynı değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder