Telepati Nedir Nasıl Yapılır ?
Telepati nasıl yapılır başlığı altında yayınlamışolduğumuz yazı aslında site üzerindeki diğer yazılara oranla en çokilgi çeken yazı oldu. Telepatiye karşı olan bu genel merak hususundabende konu ile ilgili yeni bir yazı yayınlama isteği hissettim. Buyüzden sizlere telepati konusunda gerekli eğitimi verebilmek içinelimden geleni yapacağımı bilmenizi isterim.
Bir önceki yazımızda telepatiye örnek olarakkarşıdaki kişinin yerine kendimizi koymamız gerektiğinden bahsetmiştik.Bir nevi empati yöntemi ile telepati kurma şeklinde gerçekleşmekteydi.Şimdi bu duruma farklı olarak değişik bir yöntemi size anlatacağım. Buyöntem tamamen karşıdaki kişinin zihni ile direk bağlantı kurmaşeklinde gerçekleşmektedir. Bilmenizi isterim ki insan beyninin yaymışolduğu frekanslar (bilimsel olarak kanıtlanmıştır) yaklaşık 10.000 km kadar bir mesafe kat edebilmektedir (kurşun materyali etkiyi azaltır,beyin frekanslarını engelleyebilen tek madde kurşundur).Yani oturduğunuz yerden yaklaşık olarak 10.000 km kadar ilerideki birkişi ile iletişim kurabilmeniz mümkündür. Peki bu nasıl olabilir?
Şimdi size farklı bir bilgi vereyim. Aslındahepimiz inansakta inanmasakta,farkında olsakta olmasakta her antelepati yapabilmekteyiz ve yapmaktayız. Siz herhangi bir kişiyidüşündüğünüz anda o kişi ile sizin aranızda fiziksel bir bağlantıoluşmaktadır. Bunu karşıdaki kişinin beyni ile sizin beyniniz arasındauzanan bir kablo gibi düşünebilirsiniz. Uzaktan şifa öğretilerinde dekullanılan temel esas budur. Şifacılar, karşıdaki kişiye bu bağlantısayesinde etki gösterebilmektedirler. Bu bağlantıyı nasıl kuracağızdiye düşünebilirsiniz. Yukarıda yazdığım şekilde,extradan bir teknikuygulamanıza hiç gerek yoktur. Siz, kişiyi düşündüğünüz anda zaten obağlantı otomatik olarak kurulmaktadır. Bilimsel olarak yapılandeneylerde ikizlerin birbirleri ile aralarında kilometreler olmasınarağmen birinin herhangi bir duygu yoğunluğu yaşadığı anda ötekinindeaynı şekilde bu duyguyu hissettiği kanıtlanmıştır. Aradaki bu enerjiakışını sağlayan ise beynin o duygu anında yaydığı frekanslar ve onlarıtetikleyici olan vücudun ürettiği hormonlardır. Hemen hemen hepinizinbirtakım olaylar gerçekleşmeden önce bu olayları hissettiği olmuştur.Peki bu adımlar nasıl gerçekleşmektedir? Anlatalım;
Öncelikle, iletişim kurmak istediğiniz kişiyigözünüzün önünde canlandırmanız gerekir. Bu işlemi yaparken sizleretavsiyem kesinlikle hiçbir şekilde rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamdabulunmanız gerektiğidir. Ortamı sağladı iseniz şimdi rahat bir şekildeoturun. Hatta telepati öncesinde mümkünse duş alın, aldığınız duş ilesuda bulunan statik elektrik sizin beyin faaliyetleriniziarttıracaktır. Abdestin sırrı…Ayrı birkonu… Ortamı hazırladığınızı varsayıyorum, şimdi iletişim kurmakistediğiniz kişiyi gözünüzün önünde imajine edin. Kişi şuanda gözünüzünönünde. Şimdi bir miktar durugörü kullanmamız gerekmektedir. Kişininbulunduğu ortamı görmeye çalışın! Bir odadamı yoksa sokakta herhangibir yerdemi! Zihninizde belli belirsiz bir mekan oluşmayabaşlayacaktır. Aslında çok yaklaştınız, yanlış olma ihtimalidemümkündür ama siz bunu gözardı etmelisiniz. Şüpheye düşmeden aynışekilde ortamı imajine etmeye devam edin. Kişiyi kendisi ile beraberbir ortam içerisinde gördünüz. Masasında ders çalışıyor yada birarkadaşı ile bir konu konuşmakta. Buraya kadar çok iyisiniz. Şimdi okişiye göndermek istediğiniz bilgiyi en sade bir biçimde tekrarlayın.Örnek olarak, sizi aramasını istiyorsunuz. “
“Merhaba ben …. beni duyuyormusun beni hissediyormusun” vs… gibi uzun kelimeler üretmeyin. Bunlar frekansların karmaşıklığına yol açacaktır ve algılanmanızı etkisiz kılacaktır. Bunun yerine “Beni ara”şeklinde kısa ve öz olarak talebinizi ileteceğiniz kelimeler seçin.Zihinleriniz arasında oluşan köprü üzerinden bu frekans karşı kişinerede olursa olsun onun zihnine aktarılacaktır. Bu kelimeleri birkaçkez tekrarlayın. Gözlerinizi açın. 5 dk lık bir mola verin kendinize.Başka şeylerle uğraşın bir bardak çay için vs.. Daha sonra tekrar aynışekilde odaklanma sağlayarak aynı frekansları tekrar gönderin. Bunu enfazla 3 kez yaptığınızda kişi sizi algılayacaktır. Bundan hiçbirkuşkunuz olmasın. Başarısız olabilirmiyim? Çok çok düşük bir ihtimal.Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi bunu zaten bilinçli bilinçsiz her angerçekleştirmektesiniz. Kişi frekanslarınızı algıladığı andan itibaren,size mutlaka bir geri dönüş yapacaktır. Bu hemen olmayabilir, çünküonun zihni o anda kendi ortamını algıladığı ve oraya göre hareketettiği için hemen netice beklemeniz yanlış olur. Fakat bilin ki o kişisizi mutlaka algılamıştır ve bunun neticesi size yansıyacaktır.
Anlatmış olduğum bu yöntem üzerinde biraz çalışmanızı rica ediyorum. Hatta dilerseniz bir günlük tutabilir,yapmış olduğunuz çalışmalarda yüzde kaç başarı sağladığınızıhesaplayabilirsiniz. Sizlere yardımcı olmam hususunda bu notlarınız dabenim için çok önemli olacaktır. Dileyen arkadaşlarımız yorumlarınıburada bizler ile paylaşabilirler. Hepinize başarılar diliyorum…
Kavramın kökenleri
İnsanlarda, zamanla körelmiş
olduğu belirtilen bu yeteneğin aslında herkeste değişik derecelerde mevcut
bulunduğu ve çeşitli deneme egzersizleriyle geliştirilebileceği ileri sürülür.
Araştırmacılar Avusturalya’daki bazı orman kabilelerinin beş duyu dışında bir
iletişim yöntemi kullandıklarını bildirmektedir. Bu araştırmacılardan biri olan
Alexander Markey, Yeni Zelanda’lı Maori’lerin günümüzde hala telepati
kullanarak iletişim sağlayabildiklerini yazmış olduğu bir kitabında dile
getirmektedir. Benzer yöntemler Afrika kabilelerinde de, örneğin Tabu
yerlilerinde kullanılmaktadır. Gizlibilimlerle uğraşanlarda (okültizmde), teozofide ve tasavvuftaustalaşmak
isteyenlerin, telepati yeteneğini geliştirip kullandıkları ve bu değişik
öğretilerin telapatları kendi bölgelerinde, “olgun ve keramet ehli” olarak
değerlendirilmiş oldukları ileri sürülür.
Roger Luckhurst’a göre,[11] Batı kültüründe telepati kavramı esas
olarak 19. yy. sonlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönemden önce bilim fiziksel
olgulara yoğunlaşmıştı ve “zihin”le pek ilgilenmiyordu. Paranormal fenomeni anlama çalışmaları esas olarak
canlısal manyetizma çalışmaları ile başlamıştır. Telepati daha sora metapsişikaraştırmacılarca
ele alınmış ve SPR gibi derneklerin kurulmasından bir süre
sonra laboratuvar koşullarında yöntemli ve sistemli bir şekilde incelenmeye
başlandı. Bu alanda ilk başarılı sonuçlar, parapsikolojinin babası sayılan,
Duke Üniversitesi'nden profesör J.B. Rhine tarfından elde edildi.
Örneğin Duke Üniversitesi’nde
yapılan bir dizi ESP deneyinde, 1850 deneyden 558’inde başarılı sonuç
alınmıştı. Bu sonuçların rastlantıya dayalı olasılık hesaplarına göre
gerçekleşme olasılığı ancak 22 milyarda birdi.[12]Rhine’ın
ESP ve telepati deneyleri üzerine yazdığı “Altmış Yıldan Sonra Duyular-dışı
Algılama” (Extra-Sensory Perception After Sixty Years) adlı kitabı Harvard
Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nce öğrenciler için akademik bir test kitabı
olarak kabul edildi.[13] Rhine gibi psişik araştırmacıların başarılı
sonuçlar almasından sonra telepati laboratuvar koşulları içine çekildi ve
parapsikolojik araştırma kapsamında ele alınmaya başlandı.
Telepati nosyonu iki psikolojik
kavrama benzemez: düşünce sokma/silme kuruntuları ve psikolojik
sembiyoz(karıştırma). Bu benzerlik bazi kişilerin neden telepati fikrine
kapıldığını açıklayabilir. Düşünce sokma/silme, bir psikoz, özellikle şizofreni
veya şizoafektif bozukluk, semptomudur. Bu semptomu gösteren ruhsal hastalar,
yanılgılı bir şekilde, düşüncelerinden bazılarının kendilerinin olmadğına
inanırlar, ama başkaları (yani diğer kişiler, dünyadışı yaratıklar ya da
komplocu istihbarat ajanları) beyinlerine düşünce koymaktadır (düşünce sokma).
Bazı hastalar düşüncelerin beyinlerinden alındığını veya silindiğini (düşünce
silme) sanırlar. Psikozun diğer semptomları yanısıra, düşünce sokma da ilaçlı
tedavi ile azaltılabilir.
Psikolojik sembiyoz (karıştırma)
ise, daha az tanımlanmış bir kavramdır. Melanie Klein gibi erken
psikanalistlerin yazılarında bulunan bir fikirdir. Çocuğun erken psikolojik
deneyiminde (ilk bebeklik esnasında), bir yanda kendi aklı ile, öte yanda
anne/baba deneyimi arasındaki farkın bilincine varamaması inancı ile ilgilidir.
Aklın bu durumuna psikolojik sembiyoz(karıştırma) denir; gelişmeyle sona erer,
fakat, denir ki, bazı yönleri yetişkin ruhsal işlevlerinde de bulunmaktadır. Bu
düşünce sokma/silme deneyimi veya bilinçsiz anıların psikolojik sembiyozu
(karıştırma) "telepati"nin bir nosyon olarak icadına ve telepatinin
var olduğu inanışına yol açmış olabilir, denebilir. Şizotipal kişilik bozukluğu
olan kişilerin telepatiye inanmaya yatkın oldukları fikri, psikiyatrlar ve
psikologların kanaatidir ve deneysel bulgular bunu desteklemektedir.
Telepati ile empatinin farkı
Düşünceler arasında doğrudan
doğruya bağlantı kurulması, iki zihin veya ruh arasında imaj, fikir, sembol
tarzında ortaya çıkan tesir alış verişi olarak da tanımlanan telepati ile yine
parapsikolojide kullanılan empati teriminin
sık sık birbiriyle karıştırıldığı görülür. Empati (İng: empathy), birbirlerine manevi
bakımdan sıkıca bağlı iki canlı arasında, duygu ve ruhsal hallerin aktarılması
fenomenine ve bu psişik irtibata Parapsikoloji’de
verilen addır. Kimilerince telepatik bir irtibat biçimi sayılmaktaysa da,telepatiden farkı, tanımından da anlaşılacağı gibi,
empatide düşünce ve imaj aktarımının olmamasıdır.
Örneğin aralarında empati
bulunan iki kişiden biri bir bedensel rahatsızlıktan acı çektiğinde diğer
empatın da bedeninin aynı bölgesinde acı duyduğu görülmüştür. Gözlem ve
deneyler empati halinin anne ile çocuklar arasında ve ikizler arasında daha sık
gerçekleştiğini göstermiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, empati
halinin özellikle ebeveyn ile yavrular arasında gerçekleştiğini göstermektedir.
Örneğin, bir deneyde, yavrularından kilometrelerce uzağa götürülen bir anne
tavşanın, yavruları öldürüldüğünde acı acı bağırdığı görülmüştür. Terim,
Latince'deki "iç,içine, içinde" anlamına gelen "em"
öneki ile Grekçe'deki "duygu, acı, ıstırap, algılama" anlamına gelen
"patheia" sözcüğünden türetilmiştir. Terimin psikolojide
kullanılan anlamı ile parapsikolojide kullanılan anlamı aynı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder