Osmanlı 15. yüzyılda padişah bayrağı olan ulusal bayrakta kırmızı rengi yeğlemiştir. Neden kırmızı? Kırmızı denince çoğu insanın aklına “ kan” gelir. (Deneyebilirsiniz.).
Kan sözcüğünün anlamı sadece insan ve hayvanların damarlarında bulunan ve canlı kalmasını sağlayan kırmızı bir sıvı değildir. Bundan yola çıkarak; düşmanlık, intikam, kavga, savaş, kurban, ırk gibi anlamlara da gelir. Kan sözcüğüyle oluşturulmuş deyimlerimiz buraya almayacağım kadar çoktur. Örneğin “kansız” sıfatı, korkak, dönek, güvenilmez, soysuz, aşağılık anlamlarında mecazi olarak kullanılır. Tüm bu anlamları bir araya getirelim ve Divan-ı Lügati’t-Türk’te al renkli bayrağın savaş bayrağı anlamına geldiğini de biliyorsak; Türk bayrağının renginin neden kırmızı olduğunu anlayabiliriz. Bayrak önceleri savaşlarda kullanılırdı. Tanzimat’a kadar bayrak fetih, savaş ve zafer simgesi olarak kullanıldı. Tanzimat’tan sonra, ulusal bağımsızlığın, yurtseverliğin simgesi olarak algılandı.
Savaşta düşmanın manevi olarak gücünü kırmak çok önemlidir. Türk bayrağındaki kırmızı hem düşmanın kanını almayı simgeler hem de bu kan alınırken kan akıtmaktan kaçınılmayacağını…Şairin dediği gibi: “ Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır! Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Aslında mesaj şudur: “Senin kanını almaya geldim. Bunun için kanımı akıtmaya hazırım.”
Savaşlarda psikolojik direnç kırma yöntemleri vardır. Kırmızı renk bilimsel araştırmalara göre rahatsız edici, huzursuzluğu artırıcı, yorucu bir renk olarak kabul görür. Ben de düşmanlarımızın bu rengi görünce rahatsız olduklarına, huzursuz olduklarına inanıyorum. Sizce de göndere çekildiğinde (diğer ülkelerin bayraklarıyla beraber) bayrağımız görüntü olarak onların bayraklarını sıradan bırakmıyor mu? Amaç düşmanı rahatsız etmekse bunu en iyi başaran bizim bayrağımızdır. İçimizden bazıları da bundan rahatsız oluyorsa; onlar bizden değildir, düşmandır…
NOT: Daha önceki devirlerde ya da günümüzde başka ulusların da kırmızı rengi bayraklarında kullanması hiçbir şey ifade etmez; çünkü “ O benimdir, o benim milletimindir ancak!”
Örnek olarak, İran’da egemenlik kuran Türk Kaçar hanedanı daha sonra İran bayrağının özünü oluşturacak olan çatallı kılıç, aslan ve güneş simgelerinin bulunduğu bayrağı geliştirmişti. İranlıların bir dönem bu bayrağın simgelerini şu ya da bu nedenle kullanmaları İran bayrağının İranlılara ait olduğu gerçeğini değiştirmez.
Türk Bayrağındaki ay-yıldızın yorumu:
Tartışmalarda en çok ay- yıldız üzerinde duruluyor. Bu simgelerin daha önce Bizanslılar tarafından kullanıldığı söylenerek sözde Türk Bayrağının Bizanslılardan alındığı ispatlanmaya çalışılmış. Bizanslıların bu simgeleri kullanıyor olması şaşırtıcı değil ki.
Ay yıldızın kökeni Bizanslılardan çok önceye dayanır. Hatta insanlık tarihi kadar eskidir. İşin en güzel yanı bu simgeleri Türkler kullandıktan sonra İslam ülkeleri bu simgeleri benimseyerek kendileri de kullanmışlardır; ancak Osmanlı ve Türk düşmanı ülkelerse özellikle ay ve yıldız simgelerinden uzaklaşmışlardır.
Demem odur ki bu simgeler artık bizim, Türk’ün simgesi olmuştur. Viyana kapılarına dayanan Osmanlı’nın korkusunu hala yaşayan Avusturya’da hilal çörekler yapılarak sözde hilalin yeneceği ima edilmiştir. Bu korku, bu nefret nedendir bilinmez; ama bizim kimseden çekinecek, hassasiyet gösterecek komplekslerimiz yoktur.
Yıldız simgesi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanoğlu kozmik sırlara erişemedikçe, onlara kendince manalar yüklemiştir. “ Mu” ya “Atlantis”e dayandırılan veya eski Mısır uygarlığına uzanan sekiz köşeli yıldızı Selçuklu mimarisinde de görebiliyoruz. Beş köşeli yıldızın da ateş, su, toprak ve havadan oluşan insanı simgelediği veya insandaki beş duyuyu temsil ettiği söylene durur.
Bazı uygarlıklarda da beş köşeli yıldız, bütün varlıklardaki dişiyi temsil ediyormuş. İslam’a göre, beş sayısı Zuhal ( Satürn) gezegenini temsil ediyormuş. Birçok uygarlıkta da yıldız simgesi köşe sayıları fark etmeksizin “adalet”i temsil ediyor. Demek ki yıldız simgesini kullanan uygarlıklar bunlara çeşitli manalar yüklemişlerdir. Buraya kadar tamam; ama Türk bayrağındaki yıldızın anlamı başkadır.
Türk edebiyatında “yıldız”; gelecek, üstün başarı, isim yapma, talih, şans, erişilmez olma… anlamlarında kullanılır. Türk Bayrağındaki yıldız da Türk milletinin parlak geleceğinin simgesidir. Türk milletinin talihi bir yıldız gibi parlayacaktır, bu yıldız hiçbir zaman yok olmayacaktır.Türk milletinin üstün başarıları vardır (Şimdi bile mesela yıldız sporcu vb. sözleri kullanmıyor muyuz? ) ve bu başarılar hep sürecektir anlamları vardır. Önemli olan aynı simgeyi farklı toplumların farklı anlamlarda kullanmasıdır. Aynı simgeyi, birden fazla ülkenin aynı anlamda kullanması bile neyi değiştirir ki? Her milletin kültürü kendine özgü özellikler taşır. Ama her kültürün de başka kültürlerle benzer yönleri vardır. Türk Bayrağının Kosova Savaşları sırasında oluştuğunu söylemek ne kadar ispatlanamaz bir durumsa, aksini de ispatlamak zordur.
“Bizanslılar daha önce ay yılız simgesini kullanıyorlardı, o zaman biz bayrağımızda bu simgeleri kullanmayalım” demek saçmalıktır. İstanbul şehri eskiden Bizanslılarındı; öyleyse bugün orda yaşamayalım demek gibi bir şey bu. Eskiden neyse neydi; bugün bir Türk şehridir ve bizimdir.
Gelelim Ay sembolüne… Şöyle başlamak isterim ki Ay sembolü İslam ile çok özdeştir görülse de İslamiyet öncesinde de kullanılmıştır. Bu çok normal değil mi? İnsanoğlu ilk insandan beri gökyüzüne baktığında Ay’ı ve yıldızları görmüştür. Erişemediği bu uydu ve yıldızlara( güneş) de dahil çeşitli anlamlar yüklemiştir. Ve insanlar onlarla ilgilenmiştir. Aksi mümkün değildi zaten. Bunda garipsenecek ne var? Bakın ben daha garip bir şey söyleyeyim. Haç, Hıristiyanlıktan daha önce Mısırlılar tarafından kullanılmış, insan vücudunu simgeleyen bir semboldür. Şimdi biz Hıristiyanlar Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi simgesi yerine; Mısırlılardan alıntı yaptıkları için haç kullanıyorlar mı diyeceğiz?
“Hilal” sözcüğünün tıpkı “ Allah” gibi ebced hesabıyla rakam olarak toplamı 66’dır. Bu nedenle İslam düşüncesinde önemsenir. Ay’ın dünya etrafında on iki defa dönmesi hicri takvime göre bir yıldır. Kuran’da da ayların sayısının on iki olduğu açıkça söylenir ( et- Tevbe, 9/36). Hilalin görünmesi, Ramazan’ın başlangıcıdır. Ayrıca Kuran’da (Kamer suresinde) Hz. Muhammed’in Ay’ı ikiye bölmesinden söz edilir. Peygamberimizin bir mucizesidir bu olay. Ona inanmayanlara ibret olarak gösterdiği bir mucize…
Tüm bunlardan da anlaşıldığı üzre İslam’da Ay’ın ve hilalin önemi vardır. Zaten hilal sembolünü en fazla kullananlar Müslümanlardır. Türk Bayrağındaki ay, tamamiyle İslami referanslıdır.
Kaynak: www. egitbiray.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder