20 Aralık 2014 Cumartesi

Akşemseddin Hazretleri


            
Fatih Sultan Mehmed'in hocası, ünlü İslam büyüğü Akşemseddin, 1390 yılında Göynük'te doğdu. Asıl adı Şeyh Mehmet Şemseddin b Hamza olan Akşemseddin Hazretleri “Göynüklü” olarak şöhret bulmuştur.  Şeyh Şehabettin Sührüverdi soyundan gelmektedir.


     İlk öğrenimini Amasya’da yaptıktan sonra Şam’da ilim tahsil etmiştir. Son derece zeki ve kabiliyetli ve bir o kadar da ilme aşık bir şahsiyetti.
         
        Küçük yaşlardan itibaren ilme ve sanata karşı ilgi duydu. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra seçkin alimler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adamış, başta İslami ilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden olmuştur. İlmini geliştirerek Osmancık medresesine müderris (profesör) olarak atandı.  Akşemseddin'in asıl ünü, büyük veli Hacı Bayram ile tanışmasından sonra başlamıştır. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da Sultan İkinci Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul'un fethi sırasında büyük yararlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti.

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri vefat edince onun tarikatının Melamîlik kolunu yürüten Akşemseddin, dini bilgilerde olduğu gibi müsbet ilimlerde de söz sahibi idi. Özellikle tıp alanında sahip olduğu bilgiye devrinde erişecek kimse yoktu. Hastalık belirtilerini anında tesbit ederek teşhis koyar ve ilacını da bizzat kendisi hazırlardı. Doktorluk alanında son derece bilgili olan Akşemseddin bitkiler üzerinde yoğun bir araştırma yaparak hangi hastalığın tedavisinde kullanılacağını tesbit etmişti. Bitkilerden çok harika ilaçlar yapardı. Bitkiyi görür görmez hangi hastalığa iyi geleceğini hemen anlardı. Bedeni hastalıkların yanında ruhi hastalıklarda da çalışma yapan Akşemseddin “Tabib-i Ervah=ruhların doktoru” adıyla da meşhur olmuştu.

Akşemseddin Hazretleri o dönemde yaygın olan bulaşıcı hastalıklarla da ilgilenerek çarelerini bulmaya çalıştı. “Mâddetü’l-Hayat” adlı kitabında “Hastalığın bulaşıcı olduğunu, insandan insana geçtiğini tesbit ederek, bu bulaşmanın gözle görülemeyecek kadar küçük, ancak canlı tohumlar vasıtasıyla olduğunu” belirtmiştir. Böylece kendisinden 400 sene sonra gelen ve deneylerle aynı sonuca ulaşan Pasteur’un mikrobu ilk bulan kişi olduğu tezini ileri sürenleri yalanlamıştır.


Dünya malına önem vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemseddin, doğum yeri olan Göynük'te 1498 yılında vefat etti. etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder