24 Aralık 2014 Çarşamba

İzmirliler Halk Fırkası Binasını Niçin Taşladı ?



İzmirliler Halk Fırkası binasını niçin taşladı ?

Otel önünde toplanan halka Halk Fırkası yöneticilerinden Sabri Bey'in Parti binasından 'namussuzlar' diye bağırması üzerine olaylar çıktı.

1925 yılında ülkedeki tek muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılması ile Türkiye, Cumhuriyet Halk Fırkasının idaresi altında fiilen tek partili bir yönetime geçti. Muhalefetin olmadığı bu yapıda meclis kısa zamanda işlevini kaybetmiş,iktidar denetlenemez hale gelmişti. Bunların yanı sıra ekonomik olarak da kayda değer bir gelişme sağlanamamıştı. Bu durum Türkiye’yi 1930’lu yılların başlarında yeni bir takım arayışları yöneltti. İktidarın denetlenebilmesi ve iyi bir şekilde çalışmasını temin etmek için bir muhalefet partisinin kuruluşunu gündeme getirdi.
Cumhuriyet döneminin ikinci muhalefet partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu bu gelişmeler üzerine oldu. Kurulacak olan muhalefet partisi için Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Atatürk’ün tercihi daha önce başbakanlık da yapmış olan Paris Büyükelçisi Fethi Okyar’dı. Fethi Okyar da yıllık iznini kullanmak için 1930 yılının temmuz ayında Türkiye’ye gelmişti. Yalova’da yaptıkları görüşmede Mustafa Kemal bir muhalefet partisi kurmanın gerekliliğinden bahsederek ondan partinin başına geçmesini isteyecekti.
Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu hazırlıkları sırasında Yalova'da Millet Çiftliğinde. Solda, Ali Fethi Okyar ve eşi Galibe Hanım,Sağda Atatürk ve  kızkardeşi Makbule Hanım
Mustafa Kemal’den gelen bu öneriye Fethi Okyar bazı şartlar öne sürerek kabul etti. Şartlarından en önemli olanı Cumhurbaşkanı olarak tarafsız kalacağına dair söz vermesiydi. Mustafa Kemal de Cumhuriyet Halk Fırkasına ve yeni kurulacak Serbest Cumhuriyet Fırkasına eşit mesafede duracağına dair söz verdi ve bunu gazeteler aracılığıyla kamuoyuna duyurdu.
Böylece Serbest Fırkanın kuruluş süreci başladı. Mustafa Kemal’in açık desteğiyle kurulan partiye Halk Fırkasından gelen ilk tepkiler olumluydu. Cumhuriyet Halk Fırkasının önemli isimlerinden Mahmut Esat Bozkurt, ‘Türkiye’nin idare tarzı cumhuriyettir. Yürüyen hakikat cumhuriyetin icaplarından başka bir şey değildir. Türkiye’de ne şahıs diktatöryası ne de fırka diktatöryası mevzubahis olamaz. Zaman zaman alınan idari ve siyasi tedbirler münhasıran bu rejimi takviye gayesine istihdaf ediyor” diyerek muhalefet partisinin kuruluşunu cumhuriyetin gereği olarak değerlendiriyordu.
Ancak iktidar partisi yetkililerinin ve ona yakın gazetecilerin Serbest Fırkaya yönelik bu olumlu yaklaşımı uzun sürmedi. Sebebi ise Serbest Fırkanın kuruluşunun ülkede büyük bir heyecan yaratmış olması ve kısa sürede geniş halk kitlelerinden büyük destek görmesiydi. Serbest Fırkaya katılımlar beşer onar değil köy köy mahalle mahalle oluyordu. Bu büyük desteğin de etkisiyle Fethi Bey konuşmalarında iktidara gelmekten bahsedecek bu ise Halk Fırkası yetkililerini tedirgin edecekti. Gazetelerde de Serbest Fırkaya yönelik sert yazılar çıkacaktı. Örneğin Falih Rıfkı Atay ,“ Biz henüz inkılap devrindeyiz..Nezih muhalifliğe gösterilen aşırı hürmet inkılaba karşı hürmetsizlik olur…Halk fırkası daha doğrusu Türk inkılabı susuyor..Bu Bu nasıl şey ? Vakit geçirmeyelim ! İnkılap için çalışalım. Şimdi hüküm süren sessizlik, canlı bir ruhla ürpersin !’ diyordu.
Halk Fırkasının yöneticileri ve devlet adamları Serbest Fırka yöneticilerinin faaliyetlerine de engeller çıkarmaya çalışacaklardı. En önemli engelleme ise Fethi Okyar ve arkadaşlarının, partinin İzmir teşkilatını kurmak için İzmir’e yapacakları seyahatti. Seyahatin duyurulmasından kısa bir süre sonra Halk Fırkası yöneticileri ve basın organları seyahate ciddi tepki göstermeye başladılar. Sonrasında ise Fethi Beyin İzmir’e gitmesini engellemeye çalıştılar.
Nitekim Fethi Okyar ve arkadaşları bu engeli Cumhurbaşkanı Atatürk’ün İzmir Valisine çektiği telgraf ile aştılar. Cumhurbaşkanı telgrafta İzmir Valisine; 'Fethi Bey İzmir'e gidecek, ilk defa hükümeti tenkit eden bir konuşma yapacak. Halk böyle şeylere alışkın değildir. Fethi Bey'e karşı tepki gösterebilir, fena muameleye maruz bırakabilir. Fethi Bey'in emniyeti için lüzumlu tertibat alınsın.'şeklinde emir verecekti. Buna rağmen seyahat bu kez de Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt tarafından engellenmeye çalışıldı. Mahmut Esat Bozkurt Cumhurbaşkanına telgraf çekerek gerçeği yansıtmayan ifadelerle ‘İzmir'de halkın Fethi Bey'e karşı bir tavır içinde olduğunu’ bu nedenle gelmemesinin daha iyi olacağını bildirecekti.
Tüm bu engellemelere karşın Fethi Okyar ve arkadaşları, 3 Eylül 1930 tarihinde İstanbul limanından gemi ile yola çıkarak, 4 Eylül'de İzmir'e vardılar. Gemide bulunanlardan,Serbest Fırka genel sekreteri Ağaoğlu Ahmet Bey, geminin İzmir limanına yanaşırkenki izlenimlerini sonraları şöyle aktaracaktı: Vapur yaklaşıyor, şehir tarafından yüzlerce kayık ayrılarak vapura doğru geliyor! Hayır mı, şer mi? Biz kafamızda bu sualler mevcut iken bize doğru gelen kayık kafilesinden muazzam bir 'hurra!', 'Yaşasın Gazi, Yaşasın Fethi Bey!' nidaları yükseldi. Müsterih olduk. Şimdi şehri emniyetle seyrediyorduk.'
Fethi Bey ve arkadaşlarını on binlerce İzmirli büyük bir coşku ile karşıladı.Kalabalıklar arasında güçlükle ilerleyebilen Fethi Bey ve arkadaşları davullar ve zurnalar eşliğinde kendileri için hazırlanan arabalara binerek İzmir Palas oteline ulaştılar.
Ancak Serbest Fırka yöneticilerine yönelik engellemeler İzmir’de de devam etti. İzmir Valisi Kazım Dirik, Fethi Bey'e bir yazı göndererek, güvenliği sağlamakta güçlük çektiğini bu nedenle yapmayı planladığı mitingi iptal etmesini istedi. Bunun üzerine Fethi Bey durumu Cumhurbaşkanı Atatürk’e bir telgraf ile birdirdi. Cumhurbaşkanından gelen cevap ise şöyleydi: ' Anlıyorum ki sana nutkunu söyletmek istemiyorlar. Fakat sen mutlaka nutku söyleyeceksin ve tesadüf edeceğin herhangi bir engeli bana bildireceksin. Asayişin temini için Başvekil, Dahiliye Vekili ve İzmir valisi lazım olan tedbirleri almakla mükelleftirler.'
Cumhurbaşkanından gelen bu destek üzerine Fethi Bey konuşmasını ertesi gün yapmaya karar verdi. Ancak yine beklenmedik gelişmeler yaşandı. Gecenin sabahında binlerce İzmirli otelin çevresinde Fethi Bey’i bekliyordu. Otel önünde toplanan halka Halk Fırkası yöneticilerinden Sabri Bey'in Parti binasından 'namussuzlar' diye bağırması üzerine olaylar çıktı. Halk CHF binasını taşladı ve Serbest Fırkalılar için benzer hakaretlerle haber yapan Anadolu Gazetesi'ni bastı. Olay yerindeki güvenlik güçleri kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açtılar ancak ateş sonucu onlarca kişi yaralandı. 14 yaşındaki bir çocuk ise hayatını kaybetti. Sonrasını Ahmet Ağaoğlu şöyle anlatıyor: 'Kalabalığın ortasında bir adamcağız kucağında taşıdığı bir çocuğu birdenbire Fethi Bey'in ayaklarının dibine atarak: 'İşte size bir kurban, başkalarını da veririz. Yalnız sen bizi kurtar.'dedi ve ağlayarak Fethi Bey'in ellerine sarıldı.'
Bu olayların ardından Fethi Okyar'ın ricası üzerine otel önünde toplanmış olan halk dağıldı.Planlanan mitingin ise olaylar yatıştıktan sonra  yapılması kararlaştırıldı. Miting 7 Eylül'de  Alsancak stadında yaklaşık 50 bin kişinin katılımı ile gerçekleşti.
İzmir, Alsancak mitingi
Ömer Aymalı-Dünya Bülteni / Tarih Servisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder