24 Aralık 2014 Çarşamba

Lozan’da, Savaş Tazminatına Karşılık Harap Bir Kasaba Teslim Almışız



Lozan’da, savaş tazminatına karşılık harap bir kasaba teslim almışız

Saat on ikide gerçekleşen imza merasiminden sonra Belediye dairesine çekilen bayrak, Türk, Yunan ve Fransız askerleri tarafından selamlandı.

Milli Mücadele’nin ardından İsviçre’nin “Lozan” şehrinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan ve Romanya gibi devletlerin de katıldığı barış görüşmeleri başladı. Bu görüşmelerin ilk bölümünde, tartışılan noktalardan biri de Yunanistan’dan istenen “savaş tazminatı” konusuydu. TBMM Hükümeti, Yunanistan’ın Anadolu’da yol açtığı ölümler, yıkımlar ve göçler nedeniyle, “1.341.639.505 Türk Lirası” tazminat ödemesini talep etti ve bu iddialarını kanıtlayan belgeleri, konferansın “Maliye ve İktisat Sorunları Komisyonu Başkanlığı”na sundu. Neticede TBMM Hükümeti tarafı haklı bulunarak yapılacak anlaşmaya tazminat ile ilgili bir madde konuldu.
Ancak, “Musul” ve “Kapitülasyonlar” meselesi başta olmak üzere uzlaşılamayan maddeler nedeniyle dağılan ve 23 Nisan 1923 günü yeniden toplanan konferansın ikinci tur görüşmelerinde bu konu, Müttefiklerce yeniden gündeme getirildi. Müttefiklerin önerisi doğrultusunda Baş temsilci İsmet Paşa, Başvekil Rauf Orbay ile ters düşmesine rağmen, talep edilen savaş tazminatından, Mayıs 1920’de Yunanistan’ın eline geçen ve Milli Mücadele boyunca da işgal altında kalan Karaağaç arazisi ile istasyonunun verilmesi karşılığında vazgeçti. Mustafa Kemal Paşa’nın da onayıyla bu konu, Britanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve TBMM Hükümeti arasında imzalanan “Karaağaç Arazisi İle Bozcada Ve İmroz Adaları’na İlişkin Protokol” ile anlaşma metninde yer aldı. Ve TBMM Hükümeti, Lozan Antlaşması’nın 59. Maddesine göre; Yunanistan’ın savaş sonuçlarından doğan mali durumunu dikkate alarak, onarımlar karşılığı olarak, Yunanistan’dan her türlü zarar-giderim isteminden kesinlikle vazgeçti.
Böylece, Türk-Yunan sınırını oluşturan Meriç Nehri’nin Batı yakasında bulunan, Mimar Kemalettin Bey’in eseri olan ve 1974 yılına kadar tren istasyonu, 1998-2011 yılları arasında Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası, şu an ise Güzel Sanatlar Fakültesi, İlhan Koman Resim ve Heykel Müzesi yerleşkesi olarak kullanılan yapı ile birlikte “Karaağaç”, 15 Eylül 1923 günü teslim alındı. Teslime ilişkin protokol, Edirne Vali Vekili Abdullah Naci Bey ile Yunanistan’ın Batı Trakya Vali Vekili Mavridis arasında “Karaağaç Belediye Dairesi”nde imzalandı.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde ayrıntılarıyla aktarılan teslim günü; Başlarında Erkan-ı Harp Miralayı Hüseyin Hüsnü ve Kaymakam Mümtaz Bey’ler’in bulunduğu polis ve asker kıtaları, sabah saat sekizde Fransız askerleri tarafından korunan Meriç Köprüsü’nden geçerek Karaağaç’a doğru hareket etti. Askeri ve mülki memurlardan oluşan bu kafile Edirne-Karaağaç şosesinde ilerlerken telefon ve telgraf hatları da döşendi, karakol binalarına bayrak çekildi. Daha sonra kafileyle birlikte “Karağaç Belediye Dairesi” önünde toplanmaya başlayan demiryollarının Türk müstahdemleri, civar köylerden buraya gelen kadın, erkek ve çocuklardan oluşan köylüler, askerleri sevinçle bağırlarına bastılar. Onlara kurbanlık koyun hediye eden köylülerin şükürle askerlerin ayaklarına kapanmaları duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Edirne Vali Vekili Abdullah Naci Bey ile Kaymakam Mümtaz Bey’in, maiyetlerinde polis ve hukuk işleri müdürleriyle birlikte otomobille Belediye binası önüne gelmesinden sonra Yunan memurlar ile teslim protokolünün imzalanmasına geçildi.
Saat on ikide gerçekleşen imza merasiminden sonra Belediye dairesine çekilen bayrak, Türk, Yunan ve Fransız askerleri tarafından selamlandı. Yunan askeri, trenle Karaağaç’ı terk ederken, bölgede idari yapılanmaya girişilerek ilk etapta bir posta ve telgraf merkezi açıldı. Öğleden sonra ise TBMM Mebusları Şakir, Faik ve Refik Beyler’le birlikte, Edirne’den Karaağaç’a gelen mektepliler, esnaf alayları ve ahali, bando ve bayraklarla burayı adeta bayram yerine çevirdiler. Fakat ne yazık ki “1.341.639.505 Türk Lirası” tazminata karşılık olarak kabul ettiğimiz “Karaağaç ve mülhakatı” adeta enkaz halinde ve pek harap bir halde elimize geçmişti.
Emre Gül/ Dünya Bülteni/ Tarih Dosyası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder